6 Aralık 2016 Salı

Bir Reklam Mecrası Olarak Kitaplar

Günümüzde başta romanlar olmak üzere kitapların da sıklıkla bir reklam mecrası olarak markalara ev sahipliği yaptığı görülmektedir. Bu türde marka ismi sıradan bir olay gibi hikayenin akışı içinde yer almaktadır. Bu durumu uzun uzun açıklamak yerine örnek üzerinden anlatmak daha uygun olur. Burada yer vereceğimiz örnek Aimee Bender’in yazdığı Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü adlı kitapta yer alan Doritos reklamı. Kitabın 129. sayfasında Doritos şu şekilde yer alır;
Beşinci saatteki güncel olaylar dersinde bir sunumum vardı. Çağdaş toplumda değer verdiğimiz, ama büyükbabalarımızın ve büyükannelerimizin zamanında olmayan bir şey hakkında yazmamız, sonra da bir iki paragrafı yüksek sesle okumamız gerekiyordu. (…)
Boğazımı temizledim. Ehem, dedim. Benim ödevim Doritos üstüne olacak, dedim.
Öğretmen başıyla onayladı. Beslenmek önemlidir, dedi.
Kağıdımı önüme tuttum.
Dolgun bir sesle, Doritos’un iyi yanı, dedim, ona dikkat etmemin gerekmemesidir. Ona dikkat ettiğim an öbür sıradan cipslerden bir farkı kalmıyor. Ama dikkatimi ermediğimde dünyanın en leziz şeyi haline geliyor.
Aile boyu bir paket – yegane sahne donanımım – açtım ve sınıfta elden ele dolaştırdım.Herkese birer tane cips almasını söyledim.
Isırın, dedim.
Çıtırtı sesleri. Arkada Eliza kıkırdadı. Ailesi Doritos yemesine izin vermiyordu. (…)
Gördünüz mü? Dedim. Tadı neye benziyor?
Ön sıradaki bir ukala, Doritos’a dedi.
Bir başkası, Peynir, dedi.
Sahiden mi? dedim.
Kendilerini cipslerine verdiler. Bir başkası, Leziz bir toza, dedi.
(….) Büyülü bir birleşim gibi. Bütün bu parçalar bir araya gelince öyle bir tat çılgınlığı yaşatıyor ki, koca paketi, hatta belki üstüne bir paketi daha yemek istiyorum.
Kaykaycı bir oğlan parmaklarını yalayarak, Bir paket daha var mı? diye sordu.
Yok, dedim. Sonuçta diye devam ettim, Bir Doritos sizden hiçbir şey istemez ve onun en büyük armağanı da budur. Onun sizden tek istediği, varlığınızı hissettirmemenizdir.
Sınıfa doğru hafifçe eğilerek selam verdim. Eliza alkışladı. (…)